>Jean Batista – 2005/2006 Sezonu

>

İsmini ilk kez 1 Eylül sabahı, şu manşetin altında küçük bir detay olarak görmüştük. “Jardel gecikince transfer gerçekleşmedi”. Zaman, 2005 yılı transfer döneminin bittiği gün. Tüm spor gazetelerinde büyük puntolarla geçildi bu haber. Bir kaç sezon önce Galatasaray ile harikalar yaratan bay gol Mario Jardel’in saat farkıyla Ankaragücü transferinin gerçekleşmediğini duyuruyordu bu haber.

Haberin detayına inildiğinde, Ankaragücü’nün Jardel için transferin son gününe kadar diğer yabancı transferleri beklettiği, Jardel’den ümidi kesince de, Brezilya’lı bir menajerden paket halinde alınan 3 Brezilyalı’ya sözleşme imzalatılıyordu. Bu imzalardan bir kaç saat sonra Jardel’in uçağı İstanbul’a inecekti. Transfer döneminin kapanmasına 2 saat kala Türkiye’ye gelen Jardel için tek engel, kalan 2 saat değil Ankaragücü’nün az önce doldurduğu yabancı kontenjanı olmuştu.

İşte kahramanımız Jaen Batista’nın ismini ilk kez o haber detayında görmüş oluyorduk böylece. 21 Aralık Recife doğumlu Batista, benim son 10 yılda, Ankaragücünde izlediğim en iyi ve en hareketli sol bekti. Saffet Susiç engin teknik direktörlük bilgilerini kullanmayıp, Batista’yı Petkov için kurban etmeseydi Wederson’un Ankaraspor’da yaptığı çıkışı gerçekleştirebilecek potansiyelde bir oyuncuydu. Kısa boyu ve bileklerine hakimiyeti ile pire gibi rakiplerinden sıyrılan Jean’i durdurabilmenin tek yolu, onu indirmekti. Jean Batista’nın Türkiye günlerinden küçük bir video var, izlerseniz hak verirsiniz bana.

Son 10 yılda izlediğim en iyi sol bekti evet. Belki defansif yönü aksaktı ancak hücuma müthiş katkı yapıyordu. Yeri gelmişken sol beklerimizide hatırlayalım. Jean’den sonra favorim olan Zengue vardı mesela, Kamerunlu. Erciyesspor’la oynanan kupa maçından sonra kaçarcasına ayrılmıştı. Zengue’den sonra Batista geldi zaten, onun ardından Petkov. Sıradan düz bir futbolcuydu Petkov. Görev adamıydı. Çok iyi değildi belki, hatta Batista’dan sonra kaplumbağa gibiydi ama görevini layıkıyla yerine getirdi. Petkov’dan sonra İlkem geçti sol beke. Petkov’dan daha sıradan daha yeteneksizdi kanımca. Onca maçını izledim bir kez sol ayağı ile orta açtığını görmedim. Gerisini siz düşünün. İlkem’den sonra yine benim en beğendiğim futbolculardan biri olan Broggi geçti bu kez, o mevkiye. Tipi ve tekniği ile sol bekten daha çok sol açık izlenimi uyandıran Broggi oynadığı dönemde kendisine hayran bıraktırmayı başarmıştı. Ankaragücü’ne gelen her başarılı sol bek gibi, Broggi’nin sonuda teknik direktör terörüne kurban gitmek olacaktı. Nitekim ” karpuzu top sananlar beni eleştiremez ” diyerek karpuzseverleri çok kızdıran zat-ı muhterem tarafından Ankaragücü’nden gönderilmişti, Ariel Broggi. Broggi’den sonra gelen Klukowski, beni en çok şaşırtan isimlerin başında gelir. Bu adam bu kadar sene Club Brugge gibi kalbur üstü sayılacak bir takımda nasıl forma giyebilir sorusuna halen cevap bulamadım.

Konuyu dağıtmadan 2005-2006 Batistalı sezona dönelim. O sezon ki kadro bana göre müthiş bir kadroydu. Ancak yanlış antrenör seçimleri bugün olduğu gibi o dönemde en büyük sıkıntılardan biriydi. Teknik direktörsüz başlayan sezonda, Ekim ayında göreve gelen Saffet Susiç, Şubat ayında görevinden alındı. Bir sezonun yarısını heba ettikten sonra doğru yolu bulma geleneğini sürdüren Ankaragücü geleneklerini sürdürdü ve Saffet Susiç’in bıraktığı günün ertesinde Hikmet Karaman Ankaragücü’nün başına geldi.

O yıl ki kadro demiştim, evet isim isim bakıldığında yabancılar tanınmamış isimler olsada kumaşları gerçekten iyiydi. Sadece Jean Batista değil, Heverton’da çok kaliteliydi. Hani bugünlerde sık sık söylenen bir laf var, “olum adamlar olmasa bu yıldızları rüyanızda göremezdiniz” diye, işte bu adamlar rüyamızda göremeyeceğimiz yıldızlardan değillerdi ancak karanlığı aydınlatmaya yetecek kadar ışıkları vardı. Ve tabi çıkarken ışıkları söndüren bir bekçimiz de vardı. Sezon bitiminde tüm ışıklar birer birer söndürdü. Umut Bulut Trabzon’a satıldı. Heverton, Coridon serbest bırakıldı. Coridonla ilgili davalar sürüyordu hala. Unutmadan yukarıda ki resimdeki futbolcular rüyamızda görebildiğimiz oyunculardı ve o sezon 39 puanla 13.sırada bitirdik ligi. Rüyamızda göremediğimiz yıldızlarımızla bu sezon topladığımız puan 41. Yine 13. sırada bitirdik ligi. Rüyalarımız gerçek olmuş zamanında.

Kahramanımız Jean ise sezon sonunu bile göremedi. Futbolculuğuna lafım yok ancak teknik direktör olarak hiçbir vasfını göremediğim Saffet Susiç’in kurbanı oldu Jean. Evet defansif yönü zayıftı belki ama ondan sonra gelenler ahanda yukarda. Broggi dışında Batista’yı ikame edecek bir isim yok.

Jean şimdi 30 yaşında. Evet belki Avrupanın büyük takımlarında forma giymedi, kendi ülkesinde de iyi bir yere gelemedi. Ama eminim ki, Jean Ankaragücü’nde kalsaydı şu an olduğu yerin daha yukarısında olacaktı. Ya da topu karpuzdan ayırt edebilen bir adamın egolarının kurbanı.

2 thoughts on “>Jean Batista – 2005/2006 Sezonu

Yorum bırakın